24 Mart 2011 Perşembe

SİNANGİL TAHILLI EKMEĞİ VE EKMEK HİKAYESİ


Köy ekmeğini her gördüğümde veya adının geçtiği yerde benim için ,anılarımın içinde farklı bir yerde durur ve hiç unutmadığım veya bana unutturulmayan şu anım gelir hatırıma;








Her yıl okullar kapanınca dedem ve babannem üç kuzenim ile birlikte deniz kıyısındaki şirin köyümüze getirirlerdi bizi.




En küçükleri bendim kuzenlerimin arasında dokuz on yaşlarındayım o zamanlar organik gıda temiz hava muhteşem doğanın farkında değildik elbette belkide dünya bu kadar kirlenmemişti




tek derdimiz varsa yoksa denize gidebilmek akşam saatine kadar orada yüzmek haytalık yapmak.




Her gün güneş doğar doğmaz kalkar alelacele kahvaltı yapıp doğru denize taki onyedi otuzda ki




fırıncıların tabiri ile son sürüm çıkan ekmeği almak için koştur koştur denizden çıkmak.












Akşam ekmeğimizi dedem ayırtırdı fırıncıya üç kocaman somun ekmeğini biz dönüş yolunda alırdık




deniz kıyısı ile fırın arası yaklaşık beşyüz metre bir o kadar mesafe de köy evimiz.




Yolun ilk yarısı çok önemli elbette bizim için fırından çıkmış sıcacık köy ekmeği almak için.




sıcak ekmek ellerimizi yakardı elden ele geçirir bir taraftanda alarm veren açlığımızı yatıştırmak için ucundan başladık yemeye , yolda sohbet güzel ağır aksak hem yürür bir taraftan da biraz biraz koparıp yediğimiz ekmeğin farkında olmadan eve geldiğimizde bir çeyrek bazı zamanlarda bir somun kalmış olurdu








çok olgun insanlarmış dedemle babannem nur içinde yatsınlar hiç kızmazlardı böyle yapmakla belkide farkındalık yaratıyorlardı bize ekmekle karnımızı doyurmanın huzuru var fakat kalan ekmeğin yetmeyeceğini düşünmüyor da değiliz hani akşam yemeği sofrasında hem yemek yiyecek halde olmadığımız gibi ekmeği daha az yiyorduk yemeğin devamında.




Rutin deniz dönüşü bir gün yine ekmek torbası elimizde yine sallana sallana bir taraftan ekmeklerimizi yiyip eve dönerken yolun dönemeç kısmında bizim henüz görmediğimiz fakat




pat pat ayak sesinden dört nala koşan köpekten ürkmüştük




hepimiz aynı şeyi düşündük birbirimize bakarken zira bizim oralarda her evden köpeklerin ekmek ile beslendiğini.



Var gücümüzle gerisin geriye koşuyorduk bir taraftan ben korku ile



elimdeki ekmeği gördü..



elimdeki ekmeği gördü ...diye bağırıyordum ve ekmek torbasını elimden bırakıverdim kuzenim biraz geri döndü benim bıraktığım torbayı aldı koşuyorduk.



Artık takatimiz kalmadı köpekle aramızdaki mesafe daralmıştı ne olursa olsun dercesine



toprak yolun iyice kenarına topluca çekildik.






Ne mi oldu köpek bizi görmeden aynı hızla yoluna devam etti.



köpek korkum hala devam etmekte fakat sıcak köy ekmeği burnumda tüter ve büyük kuzen ona can borcum olduğunu unutturmuyor bana , çocuklarıma bu anıyı anlatır durur.



Ve bizim oranın köpekleri hala fırının önünde beklemeye devam ediyorlar.




Sinangil tahıllı ekmeğini kutunun arka yüzündeki tarif ile hazırladım lezzeti anılarda gizli tadı damaklarda.
Teşekkürler SİNANGİL UNLARI...










2 yorum:

Aycan dedi ki...

Canım, köy ekmeğine bu kadar hasretsen ben göndereyim sana yaaa.


sevgiler;

Özgen dedi ki...

Hikayen ne hoşmuş canım o sıcak ekmek kokusu eminim hala hepimiz için vazgeçilmezdir sevgiler...